Aşırı Hayal Kurmak Nedir? Gerçeklikten Tatlı Bir Kaçış mı, Yoksa Beynin Wi-Fi’si mi Gitti?
Hepimiz oradaydık. Metroda camdan dışarı bakarken birden kendimizi dünya turuna çıkmış, TED konuşması yaparken alkışlanan, hatta Oscar alırken “öncelikle anneme teşekkür ediyorum” diyen bir versiyonumuz olarak bulduk. Evet, bu yazının kahramanı sensin — ve sen, sevgili hayal kurucu dostum, yalnız değilsin.
Hayal Kurmak: Beynin Netflix Dizisi
Hayal kurmak, beynin “şimdi sıkıldım, hadi biraz fantastik dünyalara kaçalım” deme şeklidir. Ama aşırıya kaçtığında işler karışır. Çünkü bir noktadan sonra evdeki bulaşık yerine “Mars’ta kendi kafenizi işletmek” hayaliyle yaşıyor olabilirsiniz. (Ve evet, orada bile kahve makinesi bozuluyor.)
Erkek Beyni: ‘Nasıl Yapabiliriz?’ Modu Açıldı
Erkekler genellikle çözüm odaklıdır. Bir erkek aşırı hayal kurduğunda, hayali bile stratejiyle doludur. Mesela, “bir gün milyoner olacağım” diye hayal eder ama hemen ardından Excel’de “Milyonerliğe Giden 7 Aşamalı Plan” dosyası açar. Hatta belki PowerPoint sunumu bile hazırlar! Hayalin ortasında bile mantık arar. ‘Yani şimdi ben bu hayali nasıl finanse edeceğim?’ der. E kardeşim, daha hayal bu, kredi başvurusuna geçmeden tadını çıkar be!
Kadın Beyni: Empati ve Romantik Senaryo Fabrikası
Kadınlar ise hayal kurarken bir Hollywood senaristi gibi davranır. Detaylar, diyaloglar, duygular… Her şey ince ince işlenir. Örneğin, “bir gün küçük bir sahil kasabasında kitapçı açacağım” diye başlar ama bir bakmışsınız kahve kokusu, eski plaklar, müdavim müşteriler, hatta kasabaya yeni taşınan gizemli yazar da hayalde yerini almış! Kadınların hayal dünyası, Netflix dizilerine ilham verecek kadar derindir. Erkeklerin stratejisine karşılık, kadınların kaleminden çıkan hayaller resmen romandır.
Aşırı Hayal Kurmanın Yan Etkileri
Aşırı hayal kurmak, bazen beynin “offline” olması demektir. Gerçek dünyada fatura öderken, kafanın içinde kırmızı halıda yürüyorsan, işte orada sistem biraz çakışıyor. Ama dürüst olalım, hepimiz bazen o ‘çakışmayı’ seviyoruz. Çünkü hayal kurmak, hayatın sıkıcılığına karşı beynin savunma mekanizmasıdır. Sadece ayarı kaçırmamak gerek. Sonuçta, hayal güzel ama elektrik faturası da ödenmek zorunda!
Hayal Kurmak Faydalıdır Ama…
Bilim insanları da söylüyor, hayal kurmak yaratıcılığı tetikliyor, stres seviyesini azaltıyor. Ama aşırısı, motivasyonu baltalayabiliyor. Gerçekle hayal arasındaki çizgi silikleştiğinde, yapılacak işleri “gelecekteki ben halleder” diye erteleyen o tatlı tembellik geliyor. Ve spoiler: gelecekteki sen, şimdiki senin tembelliğine hâlâ kızgın.
Gerçeklik ve Hayal Arasında Denge
İdeal olan, hayal kurarken ayağı yere basmak. Hayaller planla birleştiğinde mucizeler olur. Düşünsene, J.K. Rowling de otobüste Harry Potter’ı hayal ediyordu. Ama sonra oturup yazdı! Bizim farkımız, orada takılıp kalmak. Hayalin içinde kahve içip çıkmıyoruz, orada barista oluyoruz, evleniyoruz, çocuk yapıyoruz, sonra da “niye hayatım ilerlemiyor?” diyoruz.
Hayalperest Misiniz, Yoksa Gerçeklikte Misafir Mi?
Aşırı hayal kurmak bazen kaçış, bazen de yakalanamayan bir fırsattır. Eğer hayal kurarken mutluysanız, bırakın beyniniz o film şeridini çeksin. Ama unutmayın, film bittiğinde salonu terk etmek de önemli. Çünkü hayat, sadece hayal değil — bazen de bulaşıkları yıkamakla başlar. (Ve belki o bulaşıklar bile bir romanın ilk sahnesidir!)
Sonuç: Hayaller Gerçek Olmaz, Gerçekler Hayal Olur
Sonuç olarak, aşırı hayal kurmak bir sanattır. Bir yandan kaçış, diğer yandan yaratım gücü. Erkekler stratejiyi, kadınlar duyguyu katar; ortaya rengârenk bir hayat panoraması çıkar. Ama her şeyde olduğu gibi, ayarında güzel. Unutmayın, hayatın tadı biraz hayalde, biraz da gerçekte saklı. Peki siz, bugün hangi hayalinizi gerçek yapmak için ilk adımı atacaksınız?